Haftasonu yaptığımız ve detaylarından bir önceki yazıda bahsettiğim Jiashan Market gezisi esnasında, hazır gitmişken bir de değişik bir mutfak daha deneyelim dedik.. Değişik derken tabii fazla aşırı uçlara kaçmıyoruz, henüz yılan veya arı kızartması denemedik mesela 🙂 Bizimkisi değişik ülkelerin bilinen yemeklerinden bize uygun görünenleri denemek sadece.. Bu bağlamda yaptığımız seçim, daha önce hiç tatmamış olduğumuz Malezya mutfağı oldu..
Malezya mutfağını bize getiren mekanın ismi ise Cafe Sambal.. Aslen Beijing menşeeli olan bu Malezya restoranı Şanghay şubesini de Jiashan Market içerisinde açmış.. Adresini çok detaylı vermeye gerek yok diye düşünüyorum, çünkü Jiashan Market’in içine girip biraz yürüdüğünüzde hemen sağ tarafta kapısını göreceksiniz.. Ha Jiashan Market’in adresi nedir diye sorarsanız, sizi hemen bir önceki yazımıza alabiliriz 🙂
Cafe Sambal’ın içine girince epey büyük bir alanla karşılaşıyorsunuz.. Üst kata çıkan merdivenler de mevcut ama üst katı görmediğim için bir şey söyleyemeyeceğim.. Jiashan Market’in yenilenme süreci kapsamında olsa gerek, mekanda çift cam, kalorifer ve klima tesisatı var, yani üşümüyorsunuz 🙂 Tuvaletleri temiz, kablosuz internet hizmeti mevcut, kredi kartı da geçiyor.. Çalışanlar ilgili ama İngilizce konusunda biraz sıkıntı var gibi, o durumda hemen mekanın işletmecisi geliyor ve o yardımcı oluyor sipariş konusunda.. Bizde öyle oldu en azından 🙂
Son olarak yemekler ve fiyatlara gelelim.. Öncelikle şunu belirteyim ki, sanırım sabah sağlam bir kahvaltı yaptığımızdan olsa gerek, Cafe Sambal’a girdiğimizde çok fazla acıkmamıştık.. Bu nedenle yemeklere yumulmadığımı itiraf edeyim 🙂 Ailemizin kişisel görüşü, ısmarladıklarımızdan hepsi yenilebilirdi, ama hiçbiri mükemmel değildi 🙂 İçlerinden en iyisi ise ana yemek olarak söylediğimiz ballı kızarmış tavuktu.. Fiyatlar biraz pahalı, ama çok abartı değil.. 300RMB civarına iki kişi doyar diye düşünüyorum.. Malezya mutfağını merak edenler için tavsiye edebileceğim bir adres..
malezya degisik bir yer, halkin yarisi malay yarisi etraf ulkelerden karisik turlu turlu insanlarin toplastigi yer. o kadar gittik ama hic mutfagini denemek istemedik desem..yine de cok da ac olmadigimiz bir gun karisik tabaklar aldik, bol soganli biberli salatalar bizim gibi, soslu parca tavuklar, cinlilerden farkli olarak sade kizartilmis balik turk usulune yakin, bezelye-misirli pirinc pilavlari seklinde yemekleri. pek leziz degildi. KL’u etraflica gezmek guzeldi ama.
KL ile ilgili tek hatırladığım şey havaalanının ortasına yaptıkları minik orman 🙂
Yemekleri konusunda hemfikir gibi görünüyoruz, demekki kendilerini biraz daha geliştirmeleri lazım.. Thai ve Indian’dan örnek alsınlar 🙂
hahha, di mi, biraz daha cabayla turk damaklarina hitap etmeyi ogrensinler hadi bakalim
Kesinlikle, bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp.. Zaten Tolga bey yetkilileri göreve çağıracaktır birazdan 🙂
Cafe Sambal yetkililerini buradan vicdana davet ediyorum, hem yemekleri vasat olacak hem de fiyatlar el yakacak, bu olmaz, bu ayıptır. Hep fukaradan al, fakirden al, nasıl olacak ? Malezya halkı da bunu sineye çekmemeli, uygun fiyata doyurucu, besleyici yemek yemeyi yetkililerden talep etmeli. Malezyalı aşçıları da göreve çağırıyorum, bir kaç esnaf lokantası açın da, bari halkın karnı doysun. Misal, bir kurufasulye-pilav, bir kadın budu, bir oturtma yapın, uygun fiyatla sunun, göreceksiniz tutacaktır, biraz bize benzesinler, zaten bildiğim kadarıyla müslümanlar da. Ha, Türkiye Malezya olur mu derseniz, olmaz, böyle bir endişemiz olmamalı, yersiz bir kaygı olur, olsa ne olur, bana kalsa kötü olur, çünkü bu yemekleri yemek kimse istemez, açlıktan kurur kalırız. Hem pek çok şeyi değiştirmek lazım. Misal, “Malezyam Malezyam, cennetim, benim eşsiz milletim” diye bir şarkı kulağa kötü geliyor. Bir de örneğin, 14 şubat sevgililer günü kutlamak yasakmış Malezya’da. Şimdi bundan vaz mı geçeceğiz ? Ha, bana göre hava hoş, sorun değil, hiç kutlamasam da olur, zaten kimle kutlayayım, malum öyle kutlayacak kimse yok, çıkmadı gönlümün kayacağı birisi, çıkanı da ben istemedim, yoksa bizim kasap Hamdi’nin kayınçosunun baldızını yapmaya çalıştılar bana, istemedim, bir fotoğrafını gösterdiler ama bir elektirik almadım ben fotodan, halbuki elektrikçiyim ben bizzat. Mühendis değilim ama elimden her iş gelir elektrikle ilgili, yetiştirdim kendimi. Neyse, onun üstüne yok dedim. Şimdi düşünüyorum, iyi etmişim. İyi etmişim de, hala elde var yalnızlık. Annem de göçüp gidince kaldık birbaşımıza, velhasıl diyorum ki, acaba şu evlilik programlarına mı bir sms atsam. Ama ordakilere de güvenilmez tabii. Neyse konu dağılmasın.
Saygılar
Malezya usulü pilav üstü kuru… 🙂